Antroposen Sohbetler'de Utku Perktaş, doğa koruma çalışmalarına ilham veren en önemli figürlerden biri olan doğa korumacı, doğa tarihçisi ve ornitolog Helen Hays üzerine konuşuyor.
Antroposen Sohbetler'de çok önemli bir doğa korumacı, doğa tarihçisi ve ornitologdan bahsetmek istiyorum: Helen Hays. Hays, 50 yılı aşkın bir süre boyunca bir adada iki farklı sumru türünü takip etmiş, bu türlerin ekolojileri üzerine kritik gözlemler yapmış ve bunları bilim dünyasıyla paylaşmış bir isimdi. Bunu yaparken, sayısı binleri geçen gönüllülerle çalışmış, onların doğa algısını dönüştürmüş, kuşlara olan farkındalığını artırmış ve hayatlarına bambaşka bir dokunuş yapmış bir liderdi aynı zamanda.
1960'lı yılların sonlarında Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nin Great Gull Island'ı Amerikan ordusundan 1 Amerikan Doları karşılığı almasıyla ada bir araştırma istasyonu kimliği kazandı. Ardından Helen Hays, bu adanın sorumluluğunu gönüllü olarak üstlendi ve sumru kolonilerinin sağlıklı bir şekilde üremesi için uzun soluklu bir çalışma başlattı. Bu süreç boyunca fon bulma, bilimsel veri toplama ve kuşları koruma gibi pek çok çaba harcadı.
Helen Hays, 1931 yılında Johnstown, New York'ta doğdu. Wellesley College'dan mezun olduktan sonra Cornell Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldı ve burada Amerika Dikkuyruğu (Ruddy Duck) üzerine çalıştı. 1956 yılında Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nin Ornitoloji Bölümü'ne katıldı ve bu müzede uzun yıllar boyunca sumrularla ilgili çalışmalar gerçekleştirdi.
Great Gull Island Projesi, Helen'in liderliğinde 50 yıldan uzun bir süre boyunca devam etti. Bu ada, çok önemli iki sumru türünün kolonilerine ev sahipliği yapıyor. Burada, tehlike altındaki pembe sumru (Roseate Tern) ve sumru (Common Tern) popülasyonlarının izlenmesi ve korunması için yoğun bir bilimsel çalışma yürütüldü. Helen, 1969'dan 2019'a kadar her yıl Nisan ve Eylül ayları arasında adada aralıksız vakit geçirerek sumruların yuvalama ve üreme davranışlarını kaydetti. Onun önderliğinde, Pembe Sumru popülasyonu Batı yarımküredeki büyük üreme kolonisine dönüştü. Helen, sadece adada veri toplamakla kalmadı, aynı zamanda bu kuşların göç rotalarını da takip etti. Brezilya ve Arjantin'deki meslektaşlarıyla birlikte çalışarak, Pembe Sumruların kışı geçirdiği alanları belirledi.
Helen Hays, doğa koruma çalışmalarıyla sayısız ödül kazandı. 1985'te ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından 'President’s Volunteer Action Award Citation' ile onurlandırılırken, 2002'de ise ABD İçişleri Bakanlığı tarafından 'Conservation Service Award' aldı. 2015'te Connecticut Üniversitesi kendisine fahri doktora verdi. 2016'da ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından 'Environmental Champion Award' ile ödüllendirilen Hays, Wellesley College'dan da 2021'de 'Lifetime Achievement Award' aldı.
Helen'in meslektaşları ondan hep sevgiyle bahsetmiştir. Rocky Rockwell, "O, büyük bir kadın ve harika bir dosttu. Müzede uzun yıllar boyunca komşu ofislerdeydik ve hem bilimi konuştuğumuz, hem de kahkahalar attığımız anlarımız oldu," diyor. Benim için ise Helen, hayata bakış açımı değiştiren, dev kalpli bir mentör ve kahramandı.
Peki, bir insanın tutkusu ve kararlılığı bir ekosistemi nasıl değiştirir? Helen Hays'in hikayesi bir insanın tutkusu ve kararlılığının bir ekosistemi nasıl değiştirebileceğinin en güzel cevaplarından biri. O, tek bir bireyin bile bir ekosistemi dönüştürebileceğini gösteren bir isim. Korunmaya ihtiyaç duyan sumrular, bugün habitat kaybı, iklim değişikliği ve insan baskısı gibi tehditlerle karşı karşıya. Ancak Helen gibi doğa tarihçileri, ornitologlar, bu türlerin hayatta kalması için bir umut.
Bugün doğa koruma çalışmalarına ilham veren en önemli figürlerden biri olan Helen Hays'i saygı ve sevgiyle anıyorum. O sadece bilimsel bir miras bırakmadı, aynı zamanda şans verdiği gönüllüler ve bilim insanlarıyla birlikte büyük bir topluluk yarattı. Bugün bizlere düşen, onun izinden giderek doğayı koruma çabalarını sürdürmek ve daha iyi bir gelecek için çalışmaktır.
Son olarak şunu vurgulamak isterim: Kadın bilim insanlarının gezegenimizin canlılığını anlamak ve korumak adına sunduğu katkılar, tartışmasız bir büyüklüğe sahiptir. Rachel Carson, Helen Hays ve daha niceleri, bilim ve doğa koruma alanında silinmez izler bıraktılar. Kadınların olumlu anlamda dönüştürücü ve korumacı gücü gerçekten çok kıymetli. Onlar yalnızca kuşların ve ekosistemlerin değil, aynı zamanda insanlığın doğayla kurduğu derin bağların da savunucusu oldular. Bu güçlü miras, bize doğayı anlama ve koruma sorumluluğunu yüklüyor. Onların izinden yürümek, bilimin ışığında doğayla uyumlu bir gelecek inşa etmek hepimizin ortak görevi olmalı.